Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay Anadolu Ajansı editör masası'nda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
"Şahsi ve sistem boyutunda cevap verebilirim. Pozisyonumun önemi yok benim için, işkolik biriyim. Sorumluluk boyutunda ciddi değişiklikler oluyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın hızına yetişmek ayrı bir konu. Sistem olarak ise, anayasa değişikliği yaşandı. Cumhuriyet tarihinin uzun bir dilimini kapsayan bir tartışmaydı çift başlılık. Yasama yürütme ve yargıda da kuvvetler ayrılığı net olarak görülemiyordu eski sistemde. Yeni sistemde dengeler yerine oturtulmaya çalışıldı. Sistemin kurulma aşamasındayız ama gelecek dönemde daha yoğun hissedilecek... Bizim ihtiyaçlarımızı hem kamuoyuna hem de yasamaya doğru anlatıyor olmamız lazım. 1 nolu kararnamede benim yetki alanlarım da bellidir. Cumhurbaşkanımızın yükünü hafifletmeye çalışıyoruz. Hız ve esneklik, eski sistemle yeni sistem arasındaki en belirgin fark... Adımızın ne olduğu önemli değil, mutfak görevimiz her zaman devam eder... "
"Bu bölgede yaşamanın bir bedeli var. Bedelin kendisi güçlü olmak. Tarih boyunca böyle. Ekonomik, askeri, siyasal ve sosyal anlamda güçlü olmak, istikarar sahibi olmak zorundasınız...
Seçimden sonra ekonomik olarak yoğun bir manipülasyon dönemi yaşadık. 'İstikrar mı istiyorsunuz, biz buna izin vermeyeceğiz' olayıydı bu. Biz bütün gücümüzle mücadele ettik. Rusya'nın bile birkaç yılda atlatabildiği en kötü dönemi biz geride bıraktık. Siyasal olarak da manipülasyonlar yaşandı, bakanlarımızla ilgili karar da budur. Bunları arkada bırakmaya başladığınızda siyasi yansımalarını da göreceksiniz...
Dözvizin ve doların iç politikalarda kullanılmaya başlandığı bir dönemi ilk kez yaşıyoruz. Tek bir ülkenin kendi çıkarları doğrultusundaki yaptırım kararlarına bütün dünyanın uymasını beklemek adil değil. İran bizim komşumuz ve biz petrol-doğalgazda dışa bağımlıyız. Başkalarının dış politikalarına bakarak ben politika belirleyemem. Türkiye büyük bir ülke, kurallar çerçevesinde açık bir dış politika uygular. Bu açıklık liderler bazında da değer görüyor. Ahlaki bir duruş aynı zamanda. İran ile bir günde her şeyi kesme şansımız yok.
ABD ile ilişkilerdeki sorunumuz Brunson olayı değildi. Bunun sorun olduğunu da hala düşünmüyoruz. Hem Brunson hem de bakanlar konusu yapay bir gündemdi. 8 ülke içinde Türkiye olur olmaz konuşuyoruz, bugün açıklamalar yapılacak. Biz duruşumuzu açıkça ifade ettik, bugün sonuçlarını göreceğiz..."
"Ekonominin özelikle doların silah olarak kullanılması sadece Türkiye'ye karşı değil. Çin, Rusya ve AB de rahatsız. Biz bunların bir parşasıyız. Bizim asıl sorunumuz; 15 Temmuz'u yaşadık, 251 şehidimiz var. Katillerin elini kolunu sallayarak dolaştığı bir ülkeden bahsediyoruz. Bütün delilleri vermemize rağmen ilerleme yok, teröristbaşını istiyoruz. Güney sınırımıza bakıldığında diğer sorun. Tırlarca silah verdiğiniz, doğrudan desteklediğiniz bir terör örgütü var. Ciddi sorunlar var ve normalleşme süreci buna da tesir edecektir. Yapay sorunlara değil, bunların çözümü gerekiyor.”
"Her tarafı dökülen bir olay ulauslararası açıdan, Türkiye için ise şeffaf yürütülen bir süreç... Olayın aydınlatılmasıyla alakalı bütün birimlerimiz ciddi bir sınav vermiştir. Kim olursa olsun bunun bedelini ödemesi gerektiği, Türkiye toprakları içinde operasyon çekilemeyeceği mesajı verilmiştir.
Cinayet kabul edildi ve 15 kişi tutuklandı Suudi Arabistan'da. Biz bu kişilerin iadesini istiyoruz. Planlı bir cinayet kabulü geldi, öyle ise bunun talimatını kim verdi? Biz bunun cevabını arıyoruz. Suudi Arabistan'la da bunu paylaşıyoruz. Ayrıca, ceset nerede? Dublör getirecek kadar planlanan bir cinayet bu. Asitle yok edildi konuşmaları var. Bütün bunların aydınlatılaması gerekiyor ve Türkiye'nin talebi de bu yönde... Biz bunu aydınlatıyor olacağız, Türkiye hep bir adım öndedir ve böyle de olmak zorundadır...”
"Adı ne olursa olsun PKK'nın uzantısıdır oradaki yapı ve biz böyle bir oluşuma izin vermeyeceğimizi hep ifade ettik. Muhataplarımızın tavrı bizi başka tedbir almaya itti ve operasyonlar yapıldı. Çözüm sözü verilmesine rağmen hep ertelendi bu. Türkiye'nin böyle bir sabrı kalmamıştır artık. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi kendi göbeğimizi kendimiz kesmesini biliriz. Tabi ki muhataplarımızla halletmek isteriz ama olmuyorsa biz hallederiz ve daha önce böyle de yaptık...Ortak devriye başladı Münbiç'te, arzu ettiğimiz noktaya ulaşana kadar devam edecek. Sadece Fırat'ın batısıyla sınırlı kalamyacağını da ifade ettik. Tüm sınırımız güvenli hale gelene kadar duruşumuz devam edecek... Doğusunda da Türkiye'ye karşı yapılan tacizlere seyirci kalamayız. Bunu açık şekilde ifade ediyoruz. İstikrarsızlık içindeki böyle bir alandan saldırı gelmesini beklemeyiz artık, kaynağında kuruturuz. Ne yaparsanız yapın, kim size yardım ederse etsin; Türkiye oradan kendisine karşı hiçbir tehdide müsaade etmeyecektir...
Gelirler, şehirleri vururlar, acı ve gözyaşları umurlarında olmaz, giderler. Türkiye ise hiçbir sivilin burnunun kanamaması için uğraşıyor. Yeri geliyor bunun için kendimizi tehlikeye atıyoruz. Biz o bölgelerde insani bir yaklaşım sergiliyoruz, bu duruş dünyanın hiçbir ülkesi için geçerli değil. Biz tarihte de böyleydik. Türkiye, bu yönüyle diğer ülkelerden ayrılıyor. Ama böyle olmamız tehditlere boyun eğmemiz anlamına gelmez, tehdit varsa bir o kadar da gözümüz karadır bizim... Türkiye'yi güçlü kılan şey haklılığıdır, burada da taviz verilmeyecektir."
"Ben bu şahısa nasıl cevap vereyim bilemiyorum. İki batıl ne demek? Bir tarafta terör örgütü var; halkı bombalayan, ateş açan örgüt. Diğer tarafta da halkın kendisi vardır, başka bir şey yok. Eğer bu şahsın batıl dediği milletin kendisiyse, aynaya baksın... Onun söylediği gibi hareket etseydik, nefes alacağı bir yeri, konuşacağı bir kürsü olmazdı... O gece herkes oradaydı, dünya mazlumları sokaktaydı... Arkadaş kendisini başka yerde görüyor galiba. Ortada iki batıl diye bir şey yoktur, bir tarafta terör örgütü, bir tarafta halk ve sahip çıktığı devlet vardır... Bu kişi batılın ta kendisi..."
HIZ VE ESNEKLİK
“Siz son Başbakanlık Müsteşarı, yeni sistemin ise ilk Cumhurbaşkanı Yardımcısısınız. Değişikliği anlatır mısınız?”"Şahsi ve sistem boyutunda cevap verebilirim. Pozisyonumun önemi yok benim için, işkolik biriyim. Sorumluluk boyutunda ciddi değişiklikler oluyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın hızına yetişmek ayrı bir konu. Sistem olarak ise, anayasa değişikliği yaşandı. Cumhuriyet tarihinin uzun bir dilimini kapsayan bir tartışmaydı çift başlılık. Yasama yürütme ve yargıda da kuvvetler ayrılığı net olarak görülemiyordu eski sistemde. Yeni sistemde dengeler yerine oturtulmaya çalışıldı. Sistemin kurulma aşamasındayız ama gelecek dönemde daha yoğun hissedilecek... Bizim ihtiyaçlarımızı hem kamuoyuna hem de yasamaya doğru anlatıyor olmamız lazım. 1 nolu kararnamede benim yetki alanlarım da bellidir. Cumhurbaşkanımızın yükünü hafifletmeye çalışıyoruz. Hız ve esneklik, eski sistemle yeni sistem arasındaki en belirgin fark... Adımızın ne olduğu önemli değil, mutfak görevimiz her zaman devam eder... "
ABD İLE İLİŞKİLER, İRAN YAPTIRIMLARI
“Türkiye ve ABD arasında Adalet ve İçişleri bakanları için yaptırım kararları karşılıklı olarak kaldırıldı. İyiye gidiş gözlemliyoruz. ABD'nin İran yaptırım kararlarının uygılamaya başladı, Türkiye muaf tutulacak deniyor. Normalleşme süreci, dolardaki düşüş…”"Bu bölgede yaşamanın bir bedeli var. Bedelin kendisi güçlü olmak. Tarih boyunca böyle. Ekonomik, askeri, siyasal ve sosyal anlamda güçlü olmak, istikarar sahibi olmak zorundasınız...
Seçimden sonra ekonomik olarak yoğun bir manipülasyon dönemi yaşadık. 'İstikrar mı istiyorsunuz, biz buna izin vermeyeceğiz' olayıydı bu. Biz bütün gücümüzle mücadele ettik. Rusya'nın bile birkaç yılda atlatabildiği en kötü dönemi biz geride bıraktık. Siyasal olarak da manipülasyonlar yaşandı, bakanlarımızla ilgili karar da budur. Bunları arkada bırakmaya başladığınızda siyasi yansımalarını da göreceksiniz...
Dözvizin ve doların iç politikalarda kullanılmaya başlandığı bir dönemi ilk kez yaşıyoruz. Tek bir ülkenin kendi çıkarları doğrultusundaki yaptırım kararlarına bütün dünyanın uymasını beklemek adil değil. İran bizim komşumuz ve biz petrol-doğalgazda dışa bağımlıyız. Başkalarının dış politikalarına bakarak ben politika belirleyemem. Türkiye büyük bir ülke, kurallar çerçevesinde açık bir dış politika uygular. Bu açıklık liderler bazında da değer görüyor. Ahlaki bir duruş aynı zamanda. İran ile bir günde her şeyi kesme şansımız yok.
ABD ile ilişkilerdeki sorunumuz Brunson olayı değildi. Bunun sorun olduğunu da hala düşünmüyoruz. Hem Brunson hem de bakanlar konusu yapay bir gündemdi. 8 ülke içinde Türkiye olur olmaz konuşuyoruz, bugün açıklamalar yapılacak. Biz duruşumuzu açıkça ifade ettik, bugün sonuçlarını göreceğiz..."
"ASIL SORUN TERÖRİST BAŞI"
“Siyasi manipülasyonun geride kaldığını düşünürsek kurdaki yansımasını beklemeli miyiz?”"Ekonominin özelikle doların silah olarak kullanılması sadece Türkiye'ye karşı değil. Çin, Rusya ve AB de rahatsız. Biz bunların bir parşasıyız. Bizim asıl sorunumuz; 15 Temmuz'u yaşadık, 251 şehidimiz var. Katillerin elini kolunu sallayarak dolaştığı bir ülkeden bahsediyoruz. Bütün delilleri vermemize rağmen ilerleme yok, teröristbaşını istiyoruz. Güney sınırımıza bakıldığında diğer sorun. Tırlarca silah verdiğiniz, doğrudan desteklediğiniz bir terör örgütü var. Ciddi sorunlar var ve normalleşme süreci buna da tesir edecektir. Yapay sorunlara değil, bunların çözümü gerekiyor.”
CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
“Cemal Kaşıkçı cinayeti... Suudiler cinayetin üstünü örtmeye mi çalışıyor? Sanıkların iadesi konusunda bir ilerleme bekliyor musunuz?”"Her tarafı dökülen bir olay ulauslararası açıdan, Türkiye için ise şeffaf yürütülen bir süreç... Olayın aydınlatılmasıyla alakalı bütün birimlerimiz ciddi bir sınav vermiştir. Kim olursa olsun bunun bedelini ödemesi gerektiği, Türkiye toprakları içinde operasyon çekilemeyeceği mesajı verilmiştir.
Cinayet kabul edildi ve 15 kişi tutuklandı Suudi Arabistan'da. Biz bu kişilerin iadesini istiyoruz. Planlı bir cinayet kabulü geldi, öyle ise bunun talimatını kim verdi? Biz bunun cevabını arıyoruz. Suudi Arabistan'la da bunu paylaşıyoruz. Ayrıca, ceset nerede? Dublör getirecek kadar planlanan bir cinayet bu. Asitle yok edildi konuşmaları var. Bütün bunların aydınlatılaması gerekiyor ve Türkiye'nin talebi de bu yönde... Biz bunu aydınlatıyor olacağız, Türkiye hep bir adım öndedir ve böyle de olmak zorundadır...”
FIRAT'IN DOĞUSUNA OPERASYON
“Münbiç'te ABD ile ortak devriye başladı. Diğer taraftan Fırat'ın doğusu da gündemde. Türkiye, buranın teröristlerden temizlenmesi konusundaki hedefine ne zaman ulaşır?”"Adı ne olursa olsun PKK'nın uzantısıdır oradaki yapı ve biz böyle bir oluşuma izin vermeyeceğimizi hep ifade ettik. Muhataplarımızın tavrı bizi başka tedbir almaya itti ve operasyonlar yapıldı. Çözüm sözü verilmesine rağmen hep ertelendi bu. Türkiye'nin böyle bir sabrı kalmamıştır artık. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi kendi göbeğimizi kendimiz kesmesini biliriz. Tabi ki muhataplarımızla halletmek isteriz ama olmuyorsa biz hallederiz ve daha önce böyle de yaptık...Ortak devriye başladı Münbiç'te, arzu ettiğimiz noktaya ulaşana kadar devam edecek. Sadece Fırat'ın batısıyla sınırlı kalamyacağını da ifade ettik. Tüm sınırımız güvenli hale gelene kadar duruşumuz devam edecek... Doğusunda da Türkiye'ye karşı yapılan tacizlere seyirci kalamayız. Bunu açık şekilde ifade ediyoruz. İstikrarsızlık içindeki böyle bir alandan saldırı gelmesini beklemeyiz artık, kaynağında kuruturuz. Ne yaparsanız yapın, kim size yardım ederse etsin; Türkiye oradan kendisine karşı hiçbir tehdide müsaade etmeyecektir...
Gelirler, şehirleri vururlar, acı ve gözyaşları umurlarında olmaz, giderler. Türkiye ise hiçbir sivilin burnunun kanamaması için uğraşıyor. Yeri geliyor bunun için kendimizi tehlikeye atıyoruz. Biz o bölgelerde insani bir yaklaşım sergiliyoruz, bu duruş dünyanın hiçbir ülkesi için geçerli değil. Biz tarihte de böyleydik. Türkiye, bu yönüyle diğer ülkelerden ayrılıyor. Ama böyle olmamız tehditlere boyun eğmemiz anlamına gelmez, tehdit varsa bir o kadar da gözümüz karadır bizim... Türkiye'yi güçlü kılan şey haklılığıdır, burada da taviz verilmeyecektir."
SAADET PARTİLİ İSLAM'IN SÖZLERİ
“FETÖ'yle mücadele ve Saadet Partisi Milletveklili Cihangir İslam'ın değerlendirmeleri...”"Ben bu şahısa nasıl cevap vereyim bilemiyorum. İki batıl ne demek? Bir tarafta terör örgütü var; halkı bombalayan, ateş açan örgüt. Diğer tarafta da halkın kendisi vardır, başka bir şey yok. Eğer bu şahsın batıl dediği milletin kendisiyse, aynaya baksın... Onun söylediği gibi hareket etseydik, nefes alacağı bir yeri, konuşacağı bir kürsü olmazdı... O gece herkes oradaydı, dünya mazlumları sokaktaydı... Arkadaş kendisini başka yerde görüyor galiba. Ortada iki batıl diye bir şey yoktur, bir tarafta terör örgütü, bir tarafta halk ve sahip çıktığı devlet vardır... Bu kişi batılın ta kendisi..."