Geçtiğimiz günlerde Zaman gazetesine kayyum atandı. Fethullah gülen cemaatinin belki de en güçlü kalesi konumundaki gazeteye kayyum atanması beraberinde de bir sürü yaygara kopardı. Zaman gazetesinin varlığı, yapısı ve işlevi yıllardan beri tartışılan bir meseledir. Bugün geldiğimiz ya da getirildiğimiz noktada bu tartışmalar şiddetli şekilde alev aldı. İçini ya da içeriğini bilemeyeceğimiz konuda bir tarafı tutmak bizi yanlışa sürükleyecektir. Eğer hakikaten bir taraf tutulması gerekiyorsa Hakk’ın tarafını tutmak bizim için en önemli mesele olmalıdır. Çünkü bizim gibi eli kalem tutanlar, yazdıkları her şeyde Hakk’ı haykırmak, onun için çabalamak ve onu yaşamak zorundayız. Malcolm X’in dediği gibi: “ Ben gerçeğin peşindeyim, kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil. “ Hakk’ı haykırırken onu kime verdiğimiz önemli değildir. Hakk, haklı olana aittir.
17-25 Aralık sürecinde devlet içinde yaşanan sorunlar, hala gizliliğini korumaktadır. Net bir şekilde kimin haklı ya da kimin haksız olduğunu her şeyden habersiz halk olarak göremiyoruz. Birbirini suçlayanlar, birbirleri için ağza alınmayacak laflar edenler gün geçtikçe çoğalmaktadır. Üst kademedeki ayrışmalar halk nezdinde de kendini gösterdi. Çevremizde herkes birbirini paralelci-Akpli olarak ayrıştırıyor. Devletin içinde 1970’lerden beri bilinçli şekilde yapılanan bir örgütü görmemek hata etmek olur. Bununla birlikte zamanında bu örgütle bilinçli bir şekilde kol kola girip bir şeyler yapanları da görmemek hata etmek olur.
Bütün bu olayların temelinde din ve siyaset büyük bir alan kaplamaktadır. Şimdiye kadar söylediklerimiz tamamen siyasi analizdi. İşin dini boyutuna gelecek olursak daha farklı şeyler çıkacak karşımıza. İşin dini boyutunun olmasının en önemli nedeni, taraflardan birinin siyasi hareketleri bir yana bir de dini vasıf taşımasındandır. Dini bir cemaat olduğunu iddia edenlerin, olayların geldiği noktada dinin bu konuda ne dediğini sorgulamamsı da garip bir durumdur. Gerçi dini bir oluşumun yıllardan beri bu derece siyasetin içinde var olması, şaşılacak başka bir noktadır. Politikaya bulaşan ne kadar temiz kalmıştır? Temiz kaldığını düşünen ne kadar politikaya bulaşmıştır? Zamanında, “Benim başörtülü bacım” edebiyatı yapanlar bugün o başörtülü bacıların bir kısmına yapılanlara nasıl kayıtsız kalmaktadır? Suçu ne olursa olsun bir kadına, hele hele bir zamanlar bazıları için daha önemli olan başörtülü kadınlara bugün yapılanlar hiç şüphe yok ki aklı başında her insanın vicdanını gıdıklamıştır. Böyle olmamalıydı, bu şarkının devamı böyle gelmemeliydi.
Konunun dini bir boyutu olması hasebiyle, unutmadan:
“ Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden haberdar'dır. ” (Maide Suresi, 8.Ayet)
GÜNDEM
07 Mart 2016 - 08:15
Yeni Türkiye'nin Yeni Sorunları
Mertcan YOLDAŞ'ın "Yeni Türkiye’nin Yeni Sorunları" adlı köşe yazısı.
GÜNDEM
07 Mart 2016 - 08:15