Tek Bir Kabak Çekirdeği Minik Beyza'nın Yaşamını Kararttı
Manisa'da yaşayan minik Beyza, yemeye çalıştığı kabak çekirdeği nefes borusuna kaçınca uzun süre nefessiz kaldı. Hücreleri ölen minik Beyza, 3 yıldır yatağa mahkum yaşıyor.
Manisa'da yaşayan minik Beyza, yemeye çalıştığı kabak çekirdeği nefes borusuna kaçınca uzun süre nefessiz kaldı. Hücreleri ölen minik Beyza, 3 yıldır yatağa mahkum yaşıyor. Manisa'ya bağlı Şehzadeler ilçesinde ikamet eden Gürcan ailesinin minik kızı Beyza, ananesi ile parkta oynarken yediği kabak çekirdeğinin boğazına kaçması sonucunda uzun süre nefessiz kaldığından dolayı beyin felci geçirdi. Daha 26 aylıkken beyin felci geçiren ve bugün 5 yaşında olan minik Beyza, serabrel palsi rahatsızlığından dolayı 3 yıldır yatağa ve cihazlara mahkum yaşıyor. Karnından besin alan minik Beyza, solunumunu da takılan trakeostomi sayesinde alıyor. Kızlarının eski sağlığına kavuşması için ellerinden geleni esirgemeyen aile ise kızlarının masrafına yetişemez hale geldi. Enfeksiyon riskinden dolayı kızlarını fizik tedavi merkezine götüremediklerini ve evde bire bir fizik tedavi uygulanmasının gerekliliğini dile getiren aile, bu uygulama ise çok pahalı olduğu için fizik tedavi yaptıramaz hale geldik. Bu hususta Sağlık Bakanlığından yardım beklediklerini söyledi. Aile olarak tek isteklerinin kızlarının sağlığına kavuşarak eskisi gibi hareketli ve neşeli olması olduğunu belirten Mustafa Gürcan, "Evladımın eski sağlığına kavuşarak vatanına, milletine faydalı bir birey olmasını istiyorum. Bu yaşadığı kaza sonrası tekrar sağlığına kavuşmasını istiyorum. Artık yetemiyoruz. Maddi açıdan pahalı bir hastalık olduğu için yetemiyoruz" şeklinde konuştu. Kızının, ananesi ile birlikte parkta eğlenirken kabak çekirdeğinin nefes borusuna kaçması sonucunda hastaneye kaldırıldığını belirten baba Gürcan, "Kızım, parkta oynarken nefes borusuna kabak çekirdeği yapışınca eks durumunda hastaneye kaldırıldı. Hayata geri getirilme çabaları uzun sürdüğünden dolayı uzun süre nefessiz kaldığından dolayı beyin hücreleri öldüğü için beyin felci geçirdi. Biz, tam 3 yıldır sanki cehennemi yaşıyoruz. Son 3 yıldır sadece kızımız için yaşadığımızdan dolayı toplumdan kopuğuz. Sadece kızımızın sağlığına kavuşması için yaşıyoruz. Eşimde memur olduğundan dolayı anane ve dedenin, bize katkısı büyük." ifadelerine yer verdi. Anne Fevziye Gürcan ise "Kızımız için son üç yıldır maddi ve manevi olarak elimizden geleni yapıyoruz. Artık maddi imkanlarımız kızımızın tedavisine yetişmiyor. İlk iki yıl kızımıza fizik tedavi aldırabilsek de son bir yıldır maddi imkansızlıktan dolayı aldıramıyoruz. Trakeostomiden dolayı ciğer açık olduğu için enfeksiyon riski çok yüksek. Bu yüzden de fizik tedavi merkezleri tarafından kabul edilmiyoruz. Kızımın şu anki koşullarda ev ortamında yoğun şekilde fizik tedavi alması gerekiyor. Yatılı tarz hastanelerde ise hastane enfeksiyonu nedeniyle uzun süre kalma imkanımız olmuyor." dedi. Kızının solunum sıkıntısı nedeniyle trakeostomi cihazı kullandığını belirten anne Gürcan, ifadelerine şu şekilde devam etti: "Trakeostomi, doğrudan ciğere açılan ve solunuma yardımcı olan bir alettir. Şu anda bu aletin çıkmasının imkanı olmasa da fizik tedavi ile beyin uyarılarak hücrelerin yeniden canlanması en büyük temennimizdir. Fizik tedavi ile beyin uyarıldıkça solunum merkezide tekrar çalışmaya başlayacağından bu aletten kurtulacağız. Şu anda en önemli husus trakeostomi denilen bu aletten kurtulmak. Bu aletten kurtulduğumuz zaman fizik tedavi merkezlerinde tedavi alabileceğimiz gibi masraflarımızda azalacak. Şu anda aspirasyon cihazının mutlaka aspire edilmesi gerekiyor. Bu aspire işlemi içinde aspirasyon sondası, eldiveni, spancı, boyun bağı, boğazında solunum için takılan aletin belli aralıklarla değişmesi lazım. Bunlarda çok ciddi masraflar demek. Rutin kontrollere gitmesi gerekiyor. Yurt dışından ikisinin Türk Eczacılar Birliği aracılığı ile birinin de doktorumuz aracılığıyla getirilen 3 iğnemiz var. Bunların hepsi çok ağır külfetler olduğu için belli bir noktadan sonra tıkanıp kalıyoruz. Şu andaki en büyük sıkıntımız fizik tedavi. Sağlık Bakanlığından bu hususta yardım bekliyoruz." Torununun kendisiyle beraberken başına gelen bu olay nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu ifade eden anneanne Necla Atala ise kızı ve damadı işteyken torununun gündüz bakımını yaptığını söyledi.