Sitrüllinemi Tedavisinde Önemli Adım
Türk bilim insanları sitrüllinemi tedavisinde kullanılmak üzere kök hücreden karaciğer hücresi elde etmeyi başardı.
Karaciğer nakli dışında tedavisi bulunmayan bir üre döngüsü hastalığı olan sitrüllinemi için İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (iBG-İzmir) ve Koç Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı'nda görevli bilim insanları ortak bir çalışma ile büyük başarıya imza attı. Çok yaygın bir hastalık olmayan üre döngüsü hastalığı, vücutta doğal olarak biriken amonyak maddesinin üreye dönüşememesi sonucu ortaya çıkar. Kemik iliği kök hücre ya da karaciğer nakli ile tedavi edilebilen hastalığın, nakil dışında başka her hangi bir tedavisi söz konusu değil. Yapılan araştırmalar hakkında detaylı bilgi veren İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Nur Arslan, dünyada ortalama olarak 10-20 binde bir rastlanan hastalığın ancak bazı diyet programları ile kontrol altında tutabildiğini açıkladı. Konuşmasının devamında sitrüllinemi hakkında daha detaylı bilgi veren Arslan, "Karaciğer nakli ile iyileşme gösterebilen sitrüllinemi hastalığı daha çok akraba evliliği yapılan ülkelerde sıklıkla görülüyor. Bu hastalığın tedavisi sırasında yapılan karaciğer nakli sonucunda hastalar iyileşse de tüm ömürleri boyunca bağışıklık güçlendirici ilaç kullanımına zorunlu oluyorlardı. Yeni geliştirmeye başladığımız araştırma ile kişinin kendisinden alınan cilt biyopsisi incelenerek, kök hücreye dönüştürülerek bozuk olan genetiğini düzelterek yeniden hastaya vermeyi planlıyoruz. Çalışmalarımızda şu an gönüllü ve sağlıklı kişilerden aldığımız cilt biyopsilerini laboratuvar ortamında kök hücreye dönüştürmeyi başardık. Araştırmalarımız hayvanlar üzerinde devam edecek. Olumlu sonuçlar aldığımızda gerçek hasta kişilerde de denemeye başlayacağız. Ancak tam anlamı ile yöntemin uygulanabilmesi için 10-15 yıl gibi uzun bir süre gerekli." sözlerini kullandı. Şu anda sitrüllinemi tedavisi sırasında kullanılan en etkili yöntem olan karaciğer naklinde hem alıcı hem de vericinin hayati tehlikesinin bulunması ve alıcının hayatının sonuna kadar ilaç kullanmak zorunda olması, yapılan bu araştırmanın öneminin daha da artmasında etkilidir.