Karbonhidratları Bırakmakta Niçin Zorlanıyoruz?

TAKİP ET

Araştırmacılar arasında da hakim olan geleneksel düşünce, obezitenin sebebinin fazla kalori olduğudur. Araştırmacılar tarafından ''enerji dengeleme'' bozukluğu olarak tanımlanan obezitenin tedavisinde de daha az enerji ya da daha az kalori almak ve daha fazla enerji harcamanın etkili olduğu düşünülmektedir. Bu kurala uymakta başarısız olunmasının ana nedeni ise öz disiplin yoksunluğudur.

Araştırmacılar arasında da hakim olan geleneksel düşünce, obezitenin sebebinin fazla kalori olduğudur. Araştırmacılar tarafından  ''enerji dengeleme'' bozukluğu olarak tanımlanan obezitenin tedavisinde de daha az enerji ya da daha az kalori almak ve daha fazla enerji harcamanın etkili olduğu düşünülmektedir. Bu kurala uymakta başarısız olunmasının ana nedeni ise öz disiplin yoksunluğudur.

Obezitenin hormonal düzenleme bozukluğuna bağlı bir rahatsızlık olduğu ve bu süreci yöneten hormonun insülin olduğuna dair görüşler ise fazla yaygın değildir. İnsülin, yenilen besinleri doğrudan fazla yağ olarak biriktirdiğinden dolayı açlık hissedildiğinden bir şeyler yeme isteği duyulur. 1960'dan bu tarafa insülinin, vücuttaki diğer hücrelere karbonhidratları enerji için yakmaları, yağ hücrelerini ise yağı biriktirmeleri için sinyal yollamakta olduğu bilinmektedir. Bu ise karbonhidratların kilo aldırıcı olduğu düşüncesini desteklemektedir.

Yemeklerin ardından insülin seviyesi sofra şekeri, tahıl ve nişastalar gibi yediğimiz karbonhidratlarla belirlendiğinden dolayı bu yaklaşımı baz alan diyet programları bu tür karbonhidratları düşman kabul eder. Kilolu olmak veya daha fazla kilo almak istemeyenler karbonhidratlardan uzak durmalıdır.

İnsülinin yağ ve karbonhidrat metabolizması üzerinde bu denli etkili olması niçin tipik olarak en fazla aynı tür karbonhidratları yeme isteği duyduğumuzu, uzmanlara göre ufak bir kaçamağın dahi bağımlılık olarak kabul edildiği ve bizi rahat bir şekilde aşırıya götürebileceğini açıklamaktadır. 

San Francisco'daki California Üniversitesi'nde görevli Pediatrik Endokrinolojist Dr. Robert Lustig, insülin seviyesinin çok az yükselmesi dahi vücudu yağ yakmaktan karbonhidrat yakmaya çevirdiğini söyledi.

Dr. Robert Lustig, "İnsülinin salgılanma miktarı arttıkça karbonhidrat tüketme isteği de artar. Bir kez bile az miktarda karbonhidrata maruz kalındığında dahi insülin seviyesi artarak enerjiyi yağ hücrelerine iter ve diğer hücreler, ihtiyaç duyduğu enerjiyi alamadığından açlık hissi oluşur. İnsülin yükseldiği zaman karbonhidrat tüketme isteği daha fazla olur." dedi.

Sonuç olarak Lustig, "Karbonhidrat bakımından zengin yiyeceklerden tadımlık alınsa dahi insüline uyarı yaparak daha fazla karbonhidrat tüketimi için açlık hissi meydana gelir. 

Karbonhidrata bağımlı insanlar, insülin seviyeleri düşürüldüğü zaman daha az karbonhidrat tüketeceklerdir. Ancak tekrar karbonhidrat tüketmeye başladıkları takdirde eski hallerine geri döneceklerdir. Bunu sayısız hastamda gördüm." dedi. 

Lustig ve birçok araştırmacıya göre insanların, karbonhidrat yerine sağlıklı birçok yağı tüketerek karbonhidrat yeme arzuları en asgari düzeye indirilebilir. Doyurucu olan yağın, insülin salgılamasını artırmadığı bilinmektedir. Yağ bakımından zengin olan besinlerin tüketilmesinin aşırı tüketimi artıran yüksek karbonhidratlı besinlerin aksine tüketim isteğini azalttığına inanılıyor. 

Bu hususta uygulanacak kesin strateji ise Schmidt'in, 'Ayık kalmaya çalışan alkolikler, barda iş aramazlar.' dediği gibi bu durumu tetikleyen bütün unsurlardan kaçınmaktır. Ayrıca sosyal çevrenin gerektiği takdirde değiştirilmesi ve ailenin karbonhidratlardan kaçınırken desteğinin alınması önemlidir. Buradaki esas sorun ise şeker konusunda toplum bilincinin diğer bağımlılık yapan maddelerdeki gibi zayıf olmasıdır.

 

karbonhidrat obezite insülin Robert Lustig