Yeni Şeyler Söylemek Zamanıdır

TAKİP ET

Mertcan YOLDAŞ'ın "Yeni Şeyler Söylemek Zamanıdır" adlı köşe yazısı.

15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte Türkiye’nin ekseninin Doğu’ya doğru kayacağı konuşuldu, durdu. Bu söylem, hâlâ ciddi bir şekilde devam ediyor. İktidar kanadından bu söylemleri haklı çıkartacak bir açıklama henüz yapılmadı. Ancak gerek Cumhurbaşkanının Putin ile görüşmesi, gerek İran ile bu süreçte daha da yakınlaşılması bu söylemleri destekler nitelikte oluyor. Peki, dış politikada eksen değiştirmek bu kadar kolay mı? Ne olmalıdır ki, NATO’ya üyeliğimiz ile başlayan Batı müttefikliğimiz sona ersin? Darbe girişimi böylesi köklü bir değişikliğe yol açar mı? Uluslararası politikada ülkelerin stratejik ortaklıkları önemlidir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için, gelişmiş ülkelerle varolan ilişki oldukça önemlidir. Dış politikamızı bunun üzerine inşa ederiz. Çünkü bu ilişkiler, doğrudan ekonomiyi etkiler, ekonomi ise sosyal hayatı etkileyerek bir döngü oluşturur. 1952’den beri stratejik ortağımız olan ABD ile bu darbe girişimi ve Fethullah Gülen’in iadesi konusunda ters düştük, bozuştuk. ABD, bu işin arkasında kendisinin olmadığını sıklıkla söylese de, sicili bu konuda bir hayli kabarık olduğundan Türkiye kamuoyunu tatmin edemiyor. CIA gibi bir teşkilatın daha önce böyle işlerle içli dışlı olması bütün dünyayı şüphelendiriyor. CIA, başarısızlığa odaklanmış darbe girişimleri yapar, yaptırır. Fakat bunun hangi amaca hizmet ettiğini hiç kimse bilemez. Bildiklerimiz sadece bizim bilmemizin istenildiği işlerdir. Zaman neler gösterecek, hep birlikte bakacağız. ABD’nin dünya Müslümanları üzerindeki politikalarında önemli bir görevi üstlenen Fethullah Gülen’in, ABD tarafından gözden çıkarılıp çıkarılmadığını hep beraber göreceğiz. Türkiye’nin Doğu ile ilişkilerini daha derli toplu hale sokması ve Batı ile ilişkilerini tekrar gözden geçirmesi, geldiğimiz noktada mühimdir. Peki, Doğu uluslararası arenada siyasi anlamda ağırlık noktasını ele almak için ne yapıyor? Korkarım ki, Şanghay İşbirliği Örgütü bunun için yeterli değildir. Avrupa Birliği, dünyanın gelmiş geçmiş en kendine has özelliklere sahip olan uluslararası örgütüdür. Bir kere supranasyonaldir. Yani uluslarüstüdür. Yani, ulus-devlet mekanizmalarının kendi egemenlik haklarının bir kısmını bir üst mevkiye, Avrupa Birliğine devrettiği bir yapıdır. Bunun aynısını ya da bir benzerini Doğu için kurgulamak vahim bir hata olur. Doğu ile Batı, birbirinin aynı ya da benzeri değildir. İkisinin temelde ayrılan birçok tarafı vardır. Bu yüzden Şanghay’ın ötesinde Doğu dünyasının küresel politikaya dair yeni şeyler söylemesi gerekmektedir. Kendi temel dinamiklerine uygun, varolan ekonomik zenginliğini siyasi üstünlüğe taşıyacak bir şeyler söylemelidir. Bu imkansız mıdır? Asla! Doğunun bunu defalarca başardığına tarih şahittir.