Tahir Elçi İçin 7.5 Yıl Hapis İsteniyor!

TAKİP ET

Katıldığı programda "PKK terör örgütü değildir" şeklinde sözler sarf eden Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi hakkında, savcı 1.5 yıldan 7.5 yıla kadar hapis istedi. Tahir Elçi, terör örgütü propagandası yapmak suçundan yargılanacak.

Katıldığı bir televizyon programında "PKK terör örgütü değildir" ifadelerini kullanan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi hakkında savcı; terör örgütü propagandası yapmak suçundan 7.5 yıla kadar hapsini istedi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili İdris Kurt tarafından hazırlanan ve Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan iddianamede PKK/KCK adıyla anılan örgütün terör örgütü olduğu, tartışma gerektirmeyecek açıklıkta olduğundan "Gerek uluslararası hukuk ve anlaşmalara konu olmuş genel ilkeler, gerek iç hukukumuzdaki düzenlemeler açısından söz konusu örgüt tamamıyla bir terör örgütüdür. Bu konuda daha önce bir çok karara gerekçe olmuş bilgilerin tekrarlanmasına gerek duyulmamıştır. Fakat bazı hususların da farklı bir izah ile açıklanması gerekmektedir. Bu yapının terör örgütü olduğuna dair tespit, sadece bizim iç hukukumuzdaki binlerce kesinleşmiş yargı kararı, uluslararası bazı kuruluşlarca terör örgütü olarak kabul edilmiş olması veya bir çok ülke tarafından terör örgütü olarak belirlenmiş olması nedeniyle değildir. Bu örgüt ideoloji/amaç, örgütsel yapı, cebir-şiddetin aynı zamanda olması/bulunması olarak belirlenen şartları taşımakta mıdır? Evet. O zaman genel ilkeler çerçevesinde de bu örgüt bir terör örgütüdür" ifadeleri yer aldı. "Hangi eylemin terör eylemi sayılacağına dair hukuki düzenleme yapma ve tanımlama yetkisi, münhasıran her devletin kendisine ait bir haktır" ifadeleri yer alan iddianamede, şu görüşlere yer verildi: "TERÖR ÖRGÜTÜ OLMADIĞINI İDDİA ETMEK..."

"Eğer bir devletin yaptığı bu tanımlama uluslararası hukuka veya insan haklarına aykırı ise, buna yapılacak itirazın, örneğin Türkiye Cumhuriyeti devletinin de insan haklarına ve demokrasiye saygısının bir gereği olarak kabul ettiği uluslararası yargı kurumlarına taşınabilme imkanı mevcuttur. İç hukukumuz açısından bu yapının bir terör örgütü olduğu konusunda zaten duraksama yoktur. Bu örgüt bir terör örgütüdür ki, binlerce yargı hükmü mevcuttur. Binlerce yargı hükmünün yersiz olduğu anlamına gelecek şekilde, bu örgütün bir terör örgütü olmadığını ileri sürmek, artık hiçbir örgütün terör örgütü olmadığını, terör diye bir kavramın da bulunmadığını kabul etmeyi gerektirir."

"Diğer yandan şüphelinin ifadesinde belirttiği, 'bu örgütün ortaya çıkış şartları, tarihsel nedenler, 30 yıl istikrarlı bir şekilde yürüttüğü silahlı çatışma potansiyeli, kırk bin militanını silahlı çatışmada kaybetmiş olmasına rağmen halen onbeş-yirmi bin silahlı militanı barındırıyor olması, Kürt toplumu içerisinde büyük oranda toplumsal desteğe sahip olmasının, bu örgütün terör örgütü olarak tanımlanmasına engel teşkil ettiğine’ ilişkin beyanının da, bu yapının terör örgütü olarak tanımlanmamasının haklı ve meşru bir gerekçesi olamaz. Ne kadar, kaç kişilik toplumsal tabana sahip olmalıdır ki; terör örgütü olarak nitelenmesin? Yine DEAŞ gibi oldukça vahşice cinayet/katliam gerçekleştiren bir örgüt, halen savaşan 30 bin silahlı gücünün olduğu söylendiğine göre, üstelik de belli bir toprak alanını kontrol altında tutmasına rağmen, bir terör örgütü olarak nitelenemeyecek midir? Elbette tereddütsüz terör örgütü olarak nitelenecektir."

"Asgari düzeyde evrensel insan hakları kapsamında sayılan bir hakkın talep edilmesi, bu hak talebinin meşru bir yöntemle ileri sürülmesi, bu hak talebinin elde edilmesi konusunda meşru yolların açık olması halinde şiddet içeren eylemin meşru olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Günümüzde meşru bir hakkın, meşru bir yöntemle talep edilmesinin önünde hiçbir engel olmadığına göre, terör örgütünün talepte bulunduğu hakların meşru yoldan elde edilemediği, bu nedenle cebir-şiddet içeren eylemlere mecbur kaldığı yönündeki iddiası ülkemiz için kesinlikle gerçek dışıdır. Zira dosyamız şüphelisinin alınan ifadesinde de, ülkemizde terör örgütünün siyasal uzantısı olmakla suçlanan bir partinin seçimlere katılarak 80 milletvekili elde ettiği, ‘Dünya’nın hiçbir yerinde bir terör örgütünün dolaylı bir biçimde bile olsa seçimlere girdiği, dil ve kültürel taleplerde bulunduğu, Anayasal önerilere ilişkin paketler sunduğu görülmemiş’ olmasının, söz konusu yapının terör örgütü olmadığına ilişkin gerekçesi olarak ileri sürülmüş ise de, bu beyan aynı zamanda, örgütlenme özgürlüğü konusunda Dünya’da bir eşimizin dahi olmadığının teyididir."

SUÇUN İŞLENİŞ ZAMANI...

"Kişinin doğuştan sahip olduğu veya yasalar tarafından tanınan (meşru) bir hakkın elde edilmesi amacıyla kullanılan yöntemlerin, toplumu yıldırma-korkutma sonucunu doğurmaya yönelik bombalama, silahlı saldırı gibi şiddet unsurunu içeremeyeceği, böyle bir yöntemin günümüzde ülkemiz açısından artık meşru ve hukuki bir yöntem olarak sunulamayacağı açıktır. Zira şüphelinin söz konusu örgütün ciddi bir toplumsal desteğe sahip olduğu yönündeki beyanı, söz konusu örgütün kullandığı şiddet/tedhiş eylemleri ile toplumu yıldırma-korkutma sonucu ulaşılan bir durum olduğunun göz ardı edilmesi ile ancak izah edilebilir. Ayrıca şüpheli var olduğunu iler sürdüğü desteğin, doğduğu toplumdan daha çok dış kaynaklı olduğunu da göz ardı etmektedir."

"Suçun işleniş zamanı da çok dikkatli olunması gereken bir süreçtir. Toplumu şiddet sarmalından korumaya çalışan güvenlik güçlerinin, terör örgütüne karşı mücadelesinde yoğun olarak şehit verildiği bir dönemde, adeta bu mücadeleyi sekteye uğratacak, canını ortaya koyarak mücadelede görev alanların motivasyonunu kıracak biçimde sorumsuzca beyanda bulunmak, ‘ne kadar sarsıcı ve tabuları yıkıcı da olsa ifade özgürlüğünü kullanma hakkı’ kapsamındaki hakkın kullanılmasıyla açıklanamaz."

Savcı Tahir Elçi hakkında 1.5 yıldan 7.5 yıla kadar hapis istedi.