SAĞ 'ENTELİJANSİYA ADAYLARI'NIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

TAKİP ET

Mertcan YOLDAŞ'ın "SAĞ 'ENTELİJANSİYA ADAYLARI'NIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ" adlı köşe yazısı.

3 hafta önceki yazımda entelijansiya adaylarının sol tarafından bahsetmiş ve biraz açmaya özen göstermiştim. Bu hafta ise entelijansiya adaylarının sağ tarafından bahsedelim, biraz eleştirelim biraz da bu konuda iç muhasebe yapalım istiyorum. Sağ Entelijansiya Adayı deyince hemen aklımıza milliyetçi, mukaddesatçı kesimler gelmesin. Dünya siyasi terminolojisinde ‘sağ’ ifadesi geniş bir kesimi ele alır. Bunun içinde neoliberaller, muhafazakarlar, milliyetçiler vb siyasi düşünce ekolleri yer alır. Ülkemizde de buna benzer ekoller hep olagelmiştir. Ancak küresel siyasetten farklı olarak türkiye’de sağ kesim halkın büyük çoğunluğu tarafından hep desteklenmiştir. Cumhuriyet dönemi yakın siyasetimize baktığımızda bunun örneklerini net bir şekilde görebiliriz. Tabii bunun çeşitli sebepleri de var. Bu sebeplerin başında keskin bir CHP-Demokrat Parti ayrımı geliyor 1950’lerde. Bunun yanında yaklaşık 20 yıllık bir CHP tek parti hegemonyası da işin cabası. Bütün bu çalkantılı yakın tarihimizde sağ kesim, genellikle iktidarda olmanın nimetlerinden pek yararlanamamış ama belki de bu yararlanamayış sağ’a güçlü entelijansiya adayları üretme fırsatını sunmuştur. Türkiye’de aydın olmak belirli acılara katlanmayı gerektiriyor. Aydın adayları, hangi kesimden olursa olsun, bu ülkede hep acıyla hemhâl olmuştur. Bugün Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı, Cemil Meriç, Peyami Safa, İsmet Özel, Attila İlhan, Mehmet Kaplan, Sabahattin Ali gibi sanatçı ve aynı zamanda düşünür sayabiliyorsak hepsi acılardan geçerek bu aşamaya ulaşmışlardır. Her birinin hayatının herhangi bir köşesinde acı var olmuştur mutlaka. Özellikle sağ kesim 1980’lerden bu yana nitelikli bir aydın sınıf olma yolunda ilerleyen adaylar yetiştirememiştir. Peki, bu konuya yeterince ehemmiyet vermiş midir? O da işin ayrı bir kısmı. Türkiye’de klasik muhafazakar sağ kesim, kültür-sanat faaliyetlerine 1980’lerden bu yana üstünde durulmayacak bir olay olarak bakmıştır. Bu bakış, sağ’ın en azından gelenekten gelen kültür devinimini tamamen kaybetmesine neden olmuştur. Dün sağ aydın adayları en azından üretebiliyor ve düşünebiliyordu. Ancak bugün geldiğimiz noktada ne bir sağ aydın adayı kalmış ne de kalan parçacıklar üretebilme vasfını kullanabilmişlerdir. Türkiye’de kalmayan sağ entelijansiya adayları sebebiyle sağ kesimin esastan bir eleştiriye ihtiyacı vardır. Gerçi sağ cenah şuan eleştiri bile kaldıracak düzeyde değildir. Çünkü eleştiri yapıcı olması koşuluyla eleştirilen tarafa birçok fayda getirebilir. Yapıcı veya yıkıcı olsun türkiye’deki sağ kesim, hiçbir eleştiriye tahammül edemeyecek hale gelmiştir. Bu vehamet arzeden durum nasıl düzelir?, ne şekilde en azından eskiyi aratmaz hale getirilir? Bunu bilemeyeceğim. Ancak kesinlikle bildiğim bir şey var o da Türkiye’nin çağ atlayabilmesinin önkoşulu, sağ ve sol’un aydın yetiştirebilme kapasitesinin arttırılmasıdır. Bugün ya da yarın iktidarda ister sağ ister sol muktedir olsun, önemli olan muktedir olana yapılacak yapıcı eleştiriler ve muktedir olanın sağ-sol demeden alacağı eleştirilerdir. Çağdaş medeniyet seviyelerinden bahseder hale gelebileceksek eğer, öncelikle Entelijansiya’yı yakalayabilecek eğitim sistemimizi inşa etmemiz gerekiyor. Bütün bu saydığımız sağ-sol kesimlerin aydın yetiştirme problemi, yıllardır bozuk olan eğitim sistemimizin daha da bozuk hale getirilmiş olmasındandır. Kabul edelim ki eğitim sistemimiz hep kötüydü. Bu sadece bugün varolan bir olay değil yıllardır hatta birkaç yüzyıldır süregelen bir olay. Eğitim sistemimiz bundan 30-40 yıl önce nispeten daha iyiyken bugün geldiğimiz noktada hiçbir artısını görememekteyiz. Şunu iyi bilmeliyiz ki eğitim sistemimiz hiç iyi olmadı ama son 15 yıldır da hiç bu kadar kötü olmadı. Erdemli nesiller yetiştiremeyen eğitim sistemleri, ülkeleri dar boğaza götürür. Bunun önemini birkaç nesil sonra çok daha iyi anlayacağız. Umarım vakit çok geç olmaz…