Paranın Gücü, İran'ın Dönüşümü

TAKİP ET

Mertcan YOLDAŞ'ın "Paranın Gücü, İran'ın Dönüşümü" adlı köşe yazısı.

Her şey, Hz. Peygamber’in tebliğiyle başladı Acem coğrafyasında. Acemlerin dünyaca ünlü imparatoru Kisra’ya bir mektup, başlangıç noktasını oluşturdu. O meşhur mektup can alıcı cümlelerle başlıyordu: “Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla…” diye başlıyor Hz. Peygamber ve şöyle devam ediyordu, “Allah´ın elçisi Abdullah oğlu Muhammed´den İran büyüğü Kisra´ya...” İşte İran’ın Mecusilikten ya da bir başka deyişle Küfürden hidayete erme süreci böyle başlıyordu. Dünya için de İslâm için de önemliydi İran. Yıllar sonra Hz. Ömer zamanında fethedilecekti Kisra’nın toprakları. Kisra’nın varisleri İslâm’la şereflenecekti. Ömer Bin Hattab’ın elçisi Rebi Bin Amir’le tanışacaktı Acemler. Acemlerin ünlü kumandanı Rüstem, Rebi Bin Amir’e neden buraya geldiklerini soracak ve dünya tarihinin en kilit cevaplarından birini alacaktı: “Allah bize, dilediği kimseleri kula kulluk zilletinden kendisine kulluk izzetine, dünya sıkıntılarından feraha çıkaralım, batıl dinlerinin zulmünden kurtarıp İslâm’ın adaletine ulaştıralım diye bir peygamber gönderdi. Kim bu dini kabul ederse bizden olur, biz de döner gideriz. Kim de kabul etmezse, Allah’ın vaat ettiğine kavuşuncaya kadar onunla savaşırız! ” İran’ın İslâmi dönüşümü böyle olaylarla gelişti ve bugün en güçlü İslâm milletlerinden biri haline geldiler. Dünya tarihinin en önemli olaylarından birisini yaşadı İran 1979’da. Kendi dinamikleriyle, tamamen yerli ve milli bir İslâm devrimiyle birlikte, dış dünyayla bağlantılarını kopardı. Soğuk savaşın en girift zamanlarında böylesi bir olay yaşanması kutuplar arası rekabeti gölgede bıraktı diyebiliriz. İran, dünya tarihinde hep farklı bir yere sahip oldu. Tarih boyunca İran’ın yaptığı seçimler, içinde yer aldığı dünyayı derinden etkiledi. Çünkü İran, gelenekleriyle var olan ve geleneklerini dünyasıyla sentezleyebilen bir ülke. Acemler, İslâm’a girdikten sonra, hem İslâm’ı kültürel olarak etkilediler hem de kendileri etkilendiler. İran İslâm dünyasına kimleri kazandırmadı ki? Hâfız, Sadi Şirazi, İbn-i Sina, Farabi, Seyyid Hüseyin Nasr, Ali Şeriati ve sayamadığımız daha niceleri… Bugün küresel sistemin geldiği noktada ekonomi kadar hayatiyet arz eden başka bir konu yok maalesef. Ekonomik iktidar sayesinde nice yiğitler diz çöktürülmekte ve nice çapsızlar yiğit kesilebilmektedir. Kapitalizmin 21.yy’da ulaştığı noktada, Humeyni’nin deyimiyle “Büyük Şeytan” ABD, ciğerimiz parçalanarak görüyoruz ki İran’a da diz çöktürmüş. Ruhani’nin gelişiyle başlı başına bir kırılma yaşayan İran, bugün gelinen noktada Devrimin lideri Humeyni’yi mezarında ters döndürmektedir. Bu durum tabii ki İran’ın ABD ile aynı safa yerleştiğini göstermiyor. Global politikaların bugün ulaştığı yerde, bütün planlar, programlar birbirine geçmiş vaziyettedir. 2016 Dünya Siyasi haritasına baktığımızda, İran bir yandan ABD’nin uyguladığı ambargodan kurtulabiliyor, bir yandan da Çin ile devasa bir ticaret anlaşması imzalayabiliyor. 3.Dünya savaşı senaryolarının çizildiği bu zamanlarda, Dünya tek kutuplu bir sisteme mi gidiyor, Siz ne dersiniz?..