Biri Allah'ın Sopası Mı Dedi?

TAKİP ET

Biri Allah'ın Sopası Mı Dedi?, FIFA ve UEFA'nın Durumu, 3 Temmuz Sürecindeki Aktörlerin Durumu

FIFA ve UEFA denilince aklımıza Dünya'da ve Avrupa'da futbola hakim olan 2 ciddi kurum gelmektedir. Genellikle Dünya Kupaları düzenlenirken FIFA daha ön plandadır ancak UEFA, futbolun zirvesi olarak kabul edilen Avrupa'da futbolun patronu olduğu için sürekli ön plandadır. Bu 2 ciddi ve önemli kurum şu anda rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile çalkalanıyor. Bugün dış basına düşen habere göre hem FIFA Başkanı Sepp Blatter'e hem de UEFA Başkanı Michel Platini'ye 90 gün hak mahrumiyeti cezası verildi. Bu sürenin de gerek görüldüğü takdirde 45 gün uzatılması kararı alındı. Böylece FIFA Etik Kurulu üyelere geçici olarak verilebilecek maksimum cezayı uyguladı. Peki bu karar ne anlama geliyor? Sepp Blatter ile ilgili konu daha çok Dünya Kupasını Katar'ın kazanmasıyla gündeme geldi. Katar'da iklim şartlarının futbol oynamaya müsait olmaması ve Dünya Kupasının tarihte ilk kez Kasım ayında oynanacak olması da akıllara birçok soru işareti getirmişti. Örneğin, 2022 Dünya Kupası Kasım'da başlayacaksa Avrupa'da ve birçok ülkede yerel ligler nasıl bir programla maçları oynayacaktı? Ayrıca, başka ülke mi kalmamıştı? FIFA'nın görevi futbolu tüm coğrafyalara yaymak ancak bu koşullarda Dünya Kupası gibi ciddi bir organizasyonu Katar'a vermek mantıklı bir iş değildi. Bunun üzerine gidildiğinde ise FIFA Başkan Yardımcısı ile başlayan ve FIFA Genel Sekreterine de ağır cezalar dava süreci başlamıştı. Sepp Blatter olağanüstü genel kurul kararı almış ve başkanlığa yeniden aday olacağını açıklamıştı. Peki olay nasıl oldu da UEFA'ya ve Michel Platini'ye sıçramıştı? Öyle ya, özellikle 3 Temmuz sürecinde gözümüze "Sıfır Tölerans" kurum diye sokulan UEFA nasıl oldu da rüşvet ve yolsuzluk gibi kavramlara bulaştı? Nasıl oldu da, ülkemizde adaletin temsilcisi olarak görünen Michel Platini ceza alabilirdi? Dilerseniz FIFA ve UEFA'nın nasıl bir kurum olduğunu görmek için İspanya Profesyonel Futbol Ligi Başkanı Javier Tebas'a kulak verelim. Tebas geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, "FIFA, Sicilya mafyası gibi. Eğer FIFA'yı eleştirirsen seni şampiyonalardan atmakla tehdit ediyor. Bu da bir yolsuzluktur. FIFA yöneticilerinin gelişen futbol endüstrisine uyum sağlayamaması bu sorunları doğurmuştur. Açıkçası UEFA'da da durum çok farklı değildir" demiştir. Yetmediyse Dünya'nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olan Diego Armando Maradona'ya kulak verelim. Maradona yakın zamanda yaptığı açıklamada, "Bütün hırsızlar FIFA ve UEFA'da toplanmışlar ama ben hırsız değilim. Blatter ve Platini ile dünya futbolu çok büyük zararlar görürken bu durum adeta komediye dönüştü. Aslında bunlar hep birbirlerine destek olmuşlar, bazen oyun olarak ters düşmüşlerdir" dedi. 3 Temmuz sürecinde "tertemiz" olarak görülen ve ülkemizdeki iş birlikçiler tarafından bilgiler gönderilen, polis fezlekesi ile karar alan UEFA'nın ne kadar temiz(!) bir kurum olduğu ortaya çıkmıştır. Futbol gibi büyük kitleleri peşinden koşturan bir spor dalında bu kadar yozlaşmanın olması gelecek açısından kötü emsal teşkil ediyor. Düşünsenize, bir kulüp şike ile suçlanıyor ancak onu suçlayan savcı yurt dışına kaçıyor, emniyet amirleri görevden alınıyor, mahkeme başkanı sürgün ediliyor. Yalan yanlış bilgilerle takımın Avrupa Kupalarına gitmesine engel olan UEFA'nın en tepesindeki isim rüşvet ve yolsuzlukla suçlanıp, görevden el çektiriliyor. Üstelik aldığı parayı doğruluyor ve hak ettiğini ancak niye 8 yıl önce almadığını ise açıklayamıyor. Ülkemiz içindeki traji komik duruma bir örnek daha verelim; "Bu ateş üfleyerek sönmez" diyerek ezeli rakibinin ağır cezalar almasını isteyen kulübün gelecek yıl Avrupa Kupalarından men cezası alacak duruma geldiği açıklanıyor. Sahi, biri Allah'ın sopası mı dedi?